top of page

Kalbi Önde..

Güncelleme tarihi: 22 May 2020

Yeni yıl hedefleri yazmayı hiç sevmedim ben ama her gelen seneye dileklerimi ilettim. Çünkü çağırmak iyidir ve kalbinizi açarsanız gelen cevapları yakalayabilirsiniz.


Her yıl biterken oturup bir şeyler karalıyorum. Giden yılın muhasebesini değil de daha çok gelecek günlere dair hayaller ve umutlarımı yazmaya çalışıyorum. Neden mi? Çünkü biliyorum ki duygular öğrenilebilir. Olumlu olmak, umutlu, mutlu olmak durup dururken sizi bulan hisler değil. Bunları zaman içerisinde kendimize öğretiyoruz aslında. Yazmak da beynin öğrenmesi için en etkili yöntemlerden biri. Düşüncelerinizi somutlaştırıp yazıya dökmek, yazdıklarınızı okumak ve tekrar düşünmek sizi üzerinde çalıştığınız konu her neyse ona daha çok odaklıyor.

Bundan iki yıl önce “2018’e dilekler” başlığı ile kaydetmişim notlarıma aşağıdaki yazıyı. Evet biliyorum, konunun perakende ya da liderlik ve ya dijital dönüşüm ile hiçbir ilgisi yok! Ama bu blogla çok ilgisi var:)


"Canim oğlum hep yanımda, sağlığı hep yerinde olsun. Gözleri ışıl ışıl baksın, yüzü hep gülsün. Karşısına iyi insanlar çıksın, sevdiği şeyleri yapsın. Yaptıkça başarsın, başardıkça mutlu olsun.

Yollarım olsun; mücadelem olsun; çabam olsun. Ama bütün yolların kendime olduğunu, daha “iyi” bir ben yaratmak için olduğunu unutmadan.

Yollarımda yanımda dostlarım, ailem olsun; can dediklerim, çok sevdiklerim, içimi titreten, gözümü parlatanlar.

Telefonum daha az elimde olsun. Sevdiklerimle iletişimin başka yolları olsun. An’ da olayım ekranda değil.

Hep bi heyecan, enerji, hareket olsun. Yapılacak isler, gidilecek seyahatler, okunacak kitaplar, ulaşılacak hedefler olsun. Ama hiçbiri zorla, olmak zorunda olduğu için olmasın. İçimden gelerek, isteyerek, severek olsun.

Daha çok yazayım, yazarken düşüneyim, düşündükçe sorularım da bulduğum anlamlar da çoğalsın. Kim olduğumu düşünmeden, kim olduğumu bilmeyenlerle paylaşayım. Belki birazcık onların hayatına dokunayım; tatlı bi gülümseme, belki biraz tanıdıkmış hissi, bi tutam ışık olabileyim.

Zorluklar da olsun ama hemen geçsin, ve ben her seferinde tamam diyeyim geçecek, sen cebine koyduklarına; yanına aldıklarına, biriktirdiklerine bak..

Hayat aksın yani. Bütün güzellikleri, zorlukları, heyecanları, şaşırtmacaları, tatlıları, ekşileri ve acılarıyla. O akarken ben büyüyeyim, daha güçlü, daha sakin, daha mutlu, daha dingin, daha olgun, daha iyi, daha faydalı, daha duyarlı, daha “kalbi önde”..

O zaman yazmayı, yazdıklarımı paylaşmayı dilemişim. O yıl olmamış, zamanı değilmiş demek. 2019’u da ucundan yakaladık hatta, biraz daha sallansam o da kaçıyordu😉


Buna “seeding” deniyor aslında. Bir şeyi önce hayal ediyorsun, sonra onunla ilgili konuşmaya, düşünmeye, okumaya başlıyorsun. Bu çok sistematik olmak zorunda değil tabi. Zamanla bilinçaltınıza oturan o kavram her neyse farklı platformlarda karşınıza çıkmaya başlıyor. Tam hayal ettiğiniz şeyi yapan biri, tam hayal ettiğiniz konunun işlendiği bir film, bir yazı, bir sosyal medya post’u sanki siz aramışsınız gibi karşınıza çıkıveriyor. Aslında arıyorsunuz ama siz bile bunun farkında olmuyorsunuz.


Sonra ne mi oluyor? Sinyalleri doğru okuyup ip uçlarını takip ederseniz hazineye ulaşıyorsunuz. Yok canım deyip kalbinizi kapatırsanız gözünüzün önündekini görmüyor, bas bas bağıranları duymuyorsunuz. Yıllar geçip gidiyor, siz de arkasından “olamayanlara” bakıp üzülüyorsunuz.


Yeni yıl hedefleri yazmayı hiç sevmedim ben, ama her gelen seneye “dileklerimi” ilettim. Çünkü çağırmak iyidir ve kalbinizi açarsanız gelen cevapları yakalayabilirsiniz.

52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page